HPV (Human Papilloma Virüs)
HPV virüsü ya da human papilloma virus (HPV veya İPV) papillomavirus ailesine mensup, deri ve mukozal yüzeylerdeki bazal epitelyal tabaka hücrelerini enfekte eden bir DNA virüsüdür ve neden olduğu HPV enfeksiyonu, dünyada cinsel yolla bulaşan en yaygın hastalıktır.
1970’li yıllarla beraber HPV ve kanser ilişkisi üzerinde çalışmalar başlamış ve pozitif bulgularla beraber günümüzde önemli bir bilgi birikimi elde edilmiştir. Şimdiye dek 100’den fazla HPV tipi saptanmıştır. HPV enfeksiyonu vakaların büyük bir kısmında klinik belirti göstermez ve virüs iki yıl içinde bağışıklık sistemi tarafından tamamen temizlenir. Klinik semptom gösteren HPV tipleri ise yüksek ve düşük riskli lezyonların oluşumunda rol oynar. Özellikle HPV 6 ve 11 genotiplerinin yol açtığı genital siğiller düşük riskli lezyonlardır. Yüksek riskli olanlar ise kanser öncesi ve kanser olgularında görülmektedir.
HPV; serviks, penis, vulva, vajina, anüs, ağız, orofarinks ve diğer mukozal bölgeleri tutarak, bu bölgelerde kansere neden olabilmektedir[3]. Özellikle serviks kanseri olgularının neredeyse tümünde (%99,7) HPV DNA izole edilmektedir[4].
HPV enfeksiyonu her yaşta görülebilmektedir. Bununla beraber genç sağlıklı çocuklarda da görüldüğü çeşitli çalışmalarda kanıtlanmıştır[3]. HPV’nin ortalama görülme yaşı 52 olup 35-39 ve 60-64 yaşlarında olmak üzere iki ayrı dönemde tavan yapar[1]. HPV virüsü bütün dünyada yaygın olarak bulunmaktadır. Sosyokültürel ve ekonomik düzeyinden bağımsız olarak her kadın risk altındadır. Kadınların %70-80’i yaşamları boyunca en az bir kez HPV ile enfekte olduğu gösterilmiştir[5].
Başta servikal kanser ve öncü lezyonlar olmak üzere, diğer genital kanserler (vulva, vajina, penis, anüs), orofaringeal kanserler, genital siğiller, laringeal papillomatozis ve muhtemelen bazı deri kanserinde de etiyolojide rol oynamaktadır[5]. Virüsün erkekte ve kadında kanser oluşumuna (penis, vulva, vajina, serviks, anüs, rektum) yol açan türleri arasında 16 ve 18 numaralı genotipleri serviks, vulva, vajina ve penis derisi kanserleri yönünden en fazla potansiyeli olan türlerdir[6]. Özellikle serviks kanseri olgularının neredeyse tümünde (%99,7) HPV DNA izole edilmektedir[4]. Halk arasında rahim ağzı kanseri olarak bilinen serviks kanseri; dünya üzerinde her 2 dakikada bir kadının ölümüne neden olan ve değişik ülkelerde yapılan çalışmalarda kadınlarda meme kanserinden sonra en sık görülen ikinci kanserdir[5]. Bu da HPV enfeksiyonunun önemini göstermektedir.
HPV enfeksiyonunun mevcut tedavisi yoktur ancak önleyici HPV aşısı, insanları hayat boyu bu enfeksiyondan koruyabilmektedir. Toplumda HPV’nin onkojenik türlerinin yaygınlığına bağlı olarak aşının HPV enfeksiyonlarını %65-76 oranında önlediği kanıtlanmıştır[6]. Hedeflediği tiplere bağlı oluşan hastalıkları önlemede hem tip 6, 11, 16 ve 18 suşlarını içeren quadrivalan hem de tip 16 ve 18 suşlarını içeren bivalan aşının koruyuculuğu %90’ın üzerindedir[7]. HPV ile ilişkili kanserleri önlemek için profilaktik HPV aşısı ve HPV pozitif hastalarda kanser taraması büyük önem arz etmektedir.
Hastalıklardan korunma konusunda birincil korunma yaklaşımlarının daha başarılı ve daha doğru olduğu kabul edilmektedir. Enfeksiyona yakalanmayı önlemeyi amaçlayan birincil korunma yaklaşımlarına aşılama örnek verilebilir. Bu nedenle HPV aşısının geliştirilmesi çok önemlidir.